Otonom ve İnsansız Araçlar Teknoloji

ROBOT ARILAR

Birçok bitkinin tarımsal üretimi için gerekli olan doğal tozlaştırıcıların hayatı ve geleceği tehlike altında. Her geçen gün sayısı azalan bal arılarına zorlu görevlerinde yardımcı olabilmesi amacıyla geliştirilen teknoloji ürünü mekanik arılar gelişmeye devam ediyor ve yeni özellikler ekleniyor.

Arılar olmasa birçok bitkiden mahrum kalırdık yada o bitkileri bulmakta zorlanırdık. Yüz otuz bin bitki türü, özellikle arıların neden olduğu tozlaşma neticesinde dölleniyor, neslini devam ettiriyor ve meyve veriyor. Bu da üreticiler için yılda yaklaşık 15 milyar dolar değerinde ürün verimine denk geliyor. En başta bal olmak üzere elma, badem, pancar, soğan, kaba yonca, yaban mersini, üzümsü meyveler, fındık, kabak, salatalık, havuç, karpuz, kavun, avokado, kivi, soya fasulyesi, ayçiçeği, kayısı, pamuk, brokoli, karnabahar, marul, kahve, şeftali, misket limonu ve portakalın tadına bakma ya da bu bitkileri kullanma şansımız belki de hiç olmazdı.

En kötü duruma karşı hazırlıklı olmak isteyen ve arıların toplu ölümleri üzerine harekete geçen bazı ülkeler alternatif arayışına girdi ve bu amaçla bilim insanlarını yüksek bütçeli projelerle teşvik etmeye başladılar.

Birer böcek kadar küçük olan ve uçabilen robot teknolojisinin hızla geliştiği son birkaç yılda çabalar ilk meyvelerini vermeye başladı. ABD’nin Harvard ve Northeastern üniversitelerinden araştırmacılar Robert Wood, Radhika Nagpal ve Gu-Yeon Wei, şimdilik 15 dakika süreyle rahatça uçabilen, kanat genişliği 3 cm, ağırlığı ise 80 mg olan, saniyede 120 defa kanat çırpabilen ve uzaktan kontrol edilebilen dünyanın en küçük uçan robotlarını geliştirdi. Bu mekanik arıların kanatları seramikten, gövdeleri üst üste tutturulan katlanabilir levhalardan oluşan karbon fiber ve titanyumdan yapılmış, yapay kanat kasları ise bir elektrik motoru ile hareket edebiliyor. Güç kaynağı olarak şimdilik gövdelerine bağlanan çok ince elektrik kabloları kullanılıyor. Bu güç kaynağı ile robot arılar sadece 15 dakika havada uçabiliyorlar. İtme ve hareket ettirme gücü daha fazla olan bir güç kaynağı ya da pil kullanmak ağırlığı artırdığı için robot arıların hareketlerinde kısıtlamalara neden oluyor. Teknik ekibin bu sorunu çözmek için yoğun bir şekilde çalıştığı belirtiliyor.

Uzmanların hedefi, robot arıların sadece bal arılarının bireysel davranışlarını değil binlerce arının aralarındaki etkileşimler sonucunda oluşan ve arı kolonisine has davranışları taklit edebilmesi. Bal arısı beyninin gerçeğe yakın bilgisayar modellerini geliştiren uzmanlar, robot arıların da çok yakın bir gelecekte görme ve koku alma yeteneğine sahip olacağını belirtiyor. Yapay beyne ve zekaya sahip binlerce robot arının, gerçek arı kovanındaki arılar gibi işbirliği içinde araziye çıkıp göz ve anten yerine geçen yapay algılayıcılar yardımıyla hedef bitkileri bulup çiçekler arasında polen taşıyarak tozlaşma olayını gerçekleştirebilmesi için yapılan çalışmalar hızla devam ediyor. Yapay beyin oluşturacak şekilde geliştirilen donanım ve yazılım sayesinde, robot arıların uçuş kontrol yeteneğine, diğer robot arıları ve başka cisimleri hissetme ve tanıma, ayrıca otomatik karar alma mekanizmalarına sahip olacağı belirtiliyor. Şu ana kadar bahsedilen robotun ilk haliydi 2012 yılında ortaya çıkmıştı.

Günümüzde ise robota eklenen yenilikler hareket kabiliyetini ve hareket sahasını oldukça genişletti, uçabilen ve yüzebilen bir robot seviyesine ulaştı. Bu fikir biraz bilim kurgu filmlerinden kaçmış gibi gözükebilir ancak bu robot böcek en küçük örneği olabilir. Bu küçük makine sadece uçabilen daha eski bir tasarımdan uyarlandı ama yüzmeyi başarabilmesi için tasarımcıları tekrardan çalışmalar başladı. Robot sadece 175 miligram bir yağmur damlası kadar, kontrolü kaybetmemek için su altı dengeleyicileri eklediler. Suyun altında yüksek hızlarda kanat çırpması yalpalamaya neden olacağı için su altında kanat çırpma sayısını düşürdüler. Uçarken robotun kanatları saniyede 250 kez çırpıyor suda ise bu sayı 9’a düşüyor bununla birlikte su altında da stabil bir hareket sunuyor. Ancak sudan ayrılması için ekstradan fazla güç gerekiyor ve kanatlarının ıslak olması problem yaratacağından tasarımcıları robota bir elektroliz cihazı ve kıvılcım eklediler. Cihaz aktif edildiğinde altındaki bir odada gaz birikmesi yaratır (hidrojen ve oksijen gazları) kıvılcım ateşlendiğinde robotu 30 cm’lik bir yüksekliğe fırlatır. Islandığında uçamaz durumda olsa bile güvenli bir şekilde yere inebilir.

Tasarımın yeni hali:

Görüldüğü üzere yıllar önce arılara yardımcı olmak için üretilen bir prototip şimdi belkide geleceğin yüzebilen aynı zamanda uçabilen araçlarının temellerini atıyor

Kaynak:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir